15 Mayıs 2008 Perşembe

AŞKIN BİLİMSEL TANIMI

bir sitede gezinirken buldum kendimi içim bu siteye kaydı cevaplar oradaymışcasına daldım okumaya ve buldum hastalıgımı.ben hani şekere hastaydımya yaa öyle değilmiş gelin sizde okuyun

AŞKLA ilgili bir tabu daha yıkılıyor. Aşkın merkezi kalp değil, beyin çıktı. Dolayısıyla artık aşkın simgesi, eros okları saplanmış kalp yerine, beyin olacak! Şaka bir yana, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Vedat Sansoy göre kalp sadece bir pompa. Aristodan beri bu böyle... BEYİN, sinir sistemini, sinir sistemi de kalbi etkiliyor. Kalp atışlarında hızlanma, beyinden gelen sinyallerle oluyor. Aşk da dahil her şey beyinde bitiyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Cengiz Kuday da, bu yanılgının Aristodan beri var olduğunu belirterek şöyle diyor: Beyinden bahseden şiir var mı? "AŞK üzerine yazılan şiirlerde kalpten bahsedilir. O yüzden bütün şiirler kalbim kırıldı,kalpten sevdim gibi ifadeler içerir. Hiç beyinden bahsedildiğini duydunuz mu? Bugün biliyoruz ki, hislerin kaynağı hormonlar, beynin limbik sisteminde var oluyor. Dolayısıyla bütün hormonların, yani hislerin yerleri beyinde belli."
Aşk gerçek bir 'illet'
Sırılsıklam âşık olanlarda ruh halini düzenleyen 'serotonin' hormonunun miktarı birden düşüyor
Aşkın zaman zaman insanın 'aklını başından aldığı' zaten binlerce yıldır dile getiriliyor. Ancak âşıkların 'tuhaflaştığını' bilimsel olarak kanıtlamak İtalyan uzmanlara nasip oldu.
Pisa Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre âşıkların düşünüş ve davranış biçimleri psikiyatride 'obsesif kompalsif bozukluk' denilen bir tür hastalığa yakalananlarla benzerlik gösteriyor. Obsesif kompalsif bozukluk çekenler 'gerçek bir nedene dayanmaksızın' sürekli bir endişe duygusunun altında yaşıyor ve bu duyguları alt edebilmek için günde 20 kez ellerini yıkamak gibi takıntılı davranışlar sergiliyor. Buna neden olan ise obsesif kompalsiflerde ruh halini düzenleyen 'serotonin hormonu' düzeyinin düşük olması. New Scientist adlı tıp dergisindeki araştırmaya göre serotonin düzeyi düşük olan diğer bir grup da 'âşıklar'!
Sırılsıklam âşık 20 genç öğrenci ile 20 obsesif kompalsif hastayı karşılaştıran uzmanlar her iki grubun serotonin düzeylerinin birbirlerine yakın olduğunu saptamış. Uzmanlara göre âşığın başkalarını bezdirecek kadar sevdiğinden bahsetmesinin ve takıntılı bir yoğunlukta ısrarla onun hakkında düşünmesinin nedeni de bu. Serotonin düzeyinin bir kaç yıl sonra normale döndüğünü belirten araştırmacılar,
bu süre içinde aşkın en büyülü günlerinin de geçmiş olduğunu söylüyor. (bbc) Londra

ulen beyin bana ne oyunlar oynamışsın:))))))

0 yorum:

Writing Blogs - Blog Catalog Blog Directory

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP