29 Haziran 2008 Pazar

SEVGİMDEKİ ÇIKMAZZ

herşey ekim ayının başıydı kendimi yeniden doğmuş,yürümeyi yeni ögrenmiş çocuklar gibi neşeli ve sevgi dolu.gözlerimi açtığım zaman gördüm onu şaşırdım dondum kaldım yüreğimin çektiği yöne doğru koştum hiç terettüt etmeden neydi beni çeken bilmiyorum ama yeni sarılmış,badireler atlatmış bu kalbime engel olamadım onu gördükçe daha hızlı atıyor,acımasına karşın yüreğim daha çok seviyordu içim, gülümsemesi yaralarıma merhem oluyordu bana...ama onun için aynısını böyle çoşkulu anlatamam,bana hissettigi güzel şeyler olunca araya mesafeler koyuyor ulaşmamı engel olmaya çalışıyordu ama bir gerçek var sevgim ona ulaşmamı engelliyemedi izin vermedim buna ama zaman sinsi gibi geçiyordu.işte böyle anlıcağınız sevgim kursağımda kaldıı...
Devamını okuyun...>>

Read more...

YOKSUN

bugün aradım seni görüşmek,konuşmak,hissetmek istedim içimde ama yoktun yanımda, vardı kendine göre sebeplerin insan hep haklıdır zaten kendince dogru yapar o an... akıl ve zaman yapılması gerekeni yapar,gönlün ne ister bilemem,bilemiyeceğimde zaten. bilinmezliğin ve içinde yaşamaya çalışman seni yaşamamı engelledi. insanı yaşama tutunduran hani papatyanın gelmesini beklediği o yaşlı bahçıvan gibi bir umutla bekledim seni.umutlarım gittikçe yok oluyor ama senin bundan haberin bile yok sanırım. heralde içimde seni zirveye ulaştırdım artık.içimde her hücremde seni yaşadım.ama her çıkışın bir inişi olduğu gibi tepe taklak yuvarlanıyorum çünkü gene içiyorum gene düş sokağı sakinleri var yanımda
Devamını okuyun...>>

Read more...

27 Haziran 2008 Cuma

NE SEVGİ BEEEE

asi dizisinin bölümlerini sinir olarak seyrettim sonunda sezon finali ama kader gene bir engel ve sorun peşlerini bırakmadı.kader dedim ama herkes hayatta ektiğini biçer bu dünyada... dizide birbirine aşık belkide ruh ikizleri iki kişi ama kalplerinden geçeni istediklerini hayatlarını geçirmekte başarısız kişiler neden bu kadar diziyi anlattım dersiniz:):):) benimde buna benzer bir ilişkim oldu birbirimize yaklaştıkça korkan uzaklaştıkça özlemimizin arttıgı bir ilişkiydi.belki bir gün bizimde dizimizi çekerler.
Devamını okuyun...>>

Read more...

23 Haziran 2008 Pazartesi

UNUTULURMUŞ

Aşk intikam kokan çicek
Sessizce simsiyah solar gider
Kalbimde hançeri
Acıtır rüyamda
Veda çeker
kürekleri ağır ağır uzaklara

Söner nefes verir gibi aşk
Yürür hasret dolu vagonları
Yanan orman olmuş kalplerde
Unutulur mu hiç unutulur mu

Söner nefes verir gibi aşk
Yürür hasret dolu vagonları
Yanan orman olmuş kalpler
Unutulurmuş unutulurmuş

Aşk intikam kokan çicek
Sessizce simsiyah solar gider
Kalbimde külleri
Acıtır yağarken
Veda çeker
kürekleri ağır ağır uzaklara..
Devamını okuyun...>>

Read more...

SONBAHAR

sonbaharı bu belki de aşkın
alışmak çok zor ah bu yalnızlığın
yalana döndü kurtulamadım
farkında olmadan sana alıştım

sen başka yerde ben başka yerde
soluyoruz vay aman
başka dünyada başka rüyada
yaşıyoruz o zaman

hayatın kendisi bu
her şey varmış içinde
yollar ayrılıyormuş
deli gibi sevsen bile
Devamını okuyun...>>

Read more...

YORGUNUM DOSTLARIM

yorgunum hemde herşeye yorgunum... artık çıkış kapısı bulamıyorum tıkandım,bunaldım
Devamını okuyun...>>

Read more...

20 Haziran 2008 Cuma

ÇAMAŞIR YIKAMACA

Anne ve baba çocukları anlamasın diye sevişmeye "çamaşır yıkama" demişler. Yani sevişmek istediklerinde çamaşır yıkayalım mı diyorlarmış.
Bir gün baba oğlunu çağırmış ve "git anana sor bakalım çamaşır yıkayacakmıymış" demiş. Oğluda gitmiş ve sormuş. Annesi "olmaz oğlum git babana söyle bugün yorgunum" demiş.
Ertesi gün adam bir daha oğlunu çağırmış ve anana git sor demiş.
Anne yine aynı cevabı vermiş.
Ondan sonraki gün anne oğlunu çağırmış. "Git babana söyle bugün çamaşır yıkayabiliriz" demiş. Oğulda gitmiş babasına sormuş.
Babası " yok oğlum olmaz anana söyle ben çamaşırları elde çitiledim" demiş.
Devamını okuyun...>>

Read more...

19 Haziran 2008 Perşembe

HAYATIN MUHASEBESİ

BİR İŞLETMECİ OLARAK MUHASEBE İŞLEMİNDE HERZAMAN ZORLANMIŞIMDIR BİRDE AŞK HAYATIMDA:):):)

Dün yine sensizdim
Sensizliğin muhasebesini yaptım içimde
Ama yoktun sevdiğim
Ne 7A'da ne de 7B'de

Saydım, ölçtüm, tarttım, biçtim
Envanterini çıkardım gidişinin
Borçlusu muydum, alacaklısı mıydım?
Bilemedim, sensizliğin

Safha safha maliyetini çıkardım gidişinin
Ama yükleyemedim daha ayrılığı gönlüme
Sebebi yoktu, anlamı yoktu hiçbir şeyin
Dağıtım anahtarı yoktu
Birim maliyeti yok
Genel üretim giderleri yok
Yevmiye kayıtları yok
Sensizliğin hesap ismi yok.

Bu kayıt daha kapanmaz gülüm
Yok, KDV tahakkuku
Yok, genel üretim giderleri
Yok, işte bilânçoda sevdamın yeri

Maliyet dönemi sonundayım gülüm
Elimde geçmiş yılın bilânçosu
Dağıtamadığım sermayem
Sermayem sendin gülüm
Ardında dönüp duran varlık ise ben

Artık konusu kalmadı karşılıkların
Tasfiye ile uçup giden umutların
Bilirim sevdamın anlamı kalmadı sende
Ve geçmiş yıl karlarının

Tasfiye oldum
Viran oldum
Talan oldum
Gelir tablosunda zarar oldum
Sana Allah'tan tek dileğim
Safha maliyetin gider dağıtım tablosuna dönesin
Devamını okuyun...>>

Read more...

18 Haziran 2008 Çarşamba

FRENLERİN ANLAMI ?

Bir yolculuğa çıktığınızı düşünün.
Yıllardır hayalini kurduğunuz bir yolculuk olsun bu.
Sizin için çok değerli bir yolculuk.
Hele hayatınızda bu tip hayalleriniz pek gerçekleşmemişse değeri iki kat daha fazla artacak bir yolculuk düşünün.
Yanınızda hep olmasını istediğiniz o en sevdiğiniz veya hoşlandığınız insan.
Onunla gitmek istiyorsunuz bu yola ve ilk olarak dönüp soruyorsunuz.
"Tabii ki, seve seve" diyor.
Sizinle gelmek istiyor!!!
Seviniyor, içinizden "İşte sonunda bu kez olacak galiba" diyorsunuz.
İçinizi bir sevinç, bir umut kaplıyor, gözleriniz parlıyor, yola çıkıyorsunuz.
Konuşarak ilerliyorsunuz yol boyu. Birbirinizi daha yakından tanımaya başlıyorsunuz.
Küçük gülüşmeler, küçük tartışmalar, derken yol daha bir güzelleşiyor sanki.
Yol boyu çok güzel bir şekilde ilerlerken biraz ileride yanınızdaki insan frene basıyor.
Şaka zannediyor, yola devam ediyorsunuz.
Fakat bu hareket kafanızı bulandırıyor!
Tekrar yola devam ediyorsunuz. Kafanızda bir kaç soru işareti...
Sorulara cevap bulmayı bir kenara bırakıp ilerliyorsunuz.
Yine güzelleşiyor sohbet, güzelleşiyor yolculuk.
Biraz ileride yanınızdaki insan yine frene basıyor.
Bu kez sinirleniyorsunuz.
Bu hareketlere bir anlam veremiyorsunuz.
Araçtan inip biraz yürüyorsunuz. Neyse deyip, araca geri dönüyorsunuz.
Aklınızda binlerce soru işareti ve yanında "Acaba" lar...
"Biraz daha deneyelim" diyorsunuz.
Bu kez şüphe içinizi kemirmeye, sizi yiyip bitirmeye başlıyor.
"Yok canım " deyip kendinizi kandırmaya başlıyorsunuz.
Tekrar son bir güçle her şeyi bir yana bırakıyor ve ilerliyorsunuz.
Ama gülüşmeler değişmiş, sohbetlerin arasına soru işaretleri sıkışmaya başlamış bir kere.
Her şey yine yolunda gitmeye başlıyor.
Bir Oooohh çekiyor, rahatlıyorsunuz.
"Yanlış düşündüm herhalde" diyorsunuz.
Dediğiniz anda da birden çok ani bir şekilde sarsılarak duruyorsunuz.
Gözünüz hemen frene gidiyor. Fakat fren serbest, her şey normal.
Tam o sırada yanınıza dönüp bakıyorsunuz ki el freni çekilmiş!!
Düşünüyorsunuz.
Önce hiçbir anlam veremiyorsunuz.
Sonra anlıyorsunuz.
Aslında yanınızdaki insanın sizinle gitmek istemediği apaçık ortada.
Sizinle aslında istemeden gelmiş, bunun sonradan farkına varmış
Ama bir türlü size söyleyememiş.
Anlıyorsunuz her şeyi,frenlerin anlamını çözüyorsunuz!
"Kelimeleri kurup, geri dönelim, bu yol buraya kadar" demek bile size düşüyor.
Aracı çevirip başladığınız noktaya geri dönüyorsunuz.
Elinizde öfke, üzüntü, belki biraz gözyaşı ve bolca hayal kırıklığı.
Hala sorular var beyninizde.
En sonunda soruları da, o insanı da boş veriyorsunuz.
"o" nu kendi haline bırakıp "her şeyin sıradanlaştığı bu dünyada en yerinde tercih vazgeçiştir" diyerek kendi yolunuza dönüyorsunuz…’
Devamını okuyun...>>

Read more...

15 Haziran 2008 Pazar

YE KÜRKÜM YE

Çalıştığım iş yerinde farklı bir kademede göreve başladım anlıcanız ismimin önüne gelen sıfat değişti,aklıma hocanın hikayesi geldi artık ye kürküm ye...
Bir gün Hoca, birine davetliyimiş. Hani, yok, yoksulluğundan değil ya, değiştirmeye eli mi değmemiş,kıra, bayıra giydiğiyle gitmiş, gitmiş ama, bir “Buyur!” eden olmadığı için, sakalı yerine koyamamış.
Onlar, birbirini yağlayıp yüzlemeye dalınca, bir kör tarafına getirmiş; varıp üstünü başını değiştirivermiş. Bu defa Hoca’yı kondurup göçürecek yer bulamamışlar. Hele sofrada, “Buyur!” üstüne “Buyur!” edince, gayrı Hoca dayanamamış:

"Ye kürküm, ye... bu ziyafet bana değil ya, sana!"
Devamını okuyun...>>

Read more...

9 Haziran 2008 Pazartesi

SENSİN...

sevda senin gözlerinin gözlerinin rengindeydi
hep bu yüzden ben siyahı ölesiye öyle sevdim
görmesem de aklımdasın, bir sır gibi saklımdasın
değmez bana mermi, kurşun sen ölümle aramdasın
Devamını okuyun...>>

Read more...

6 Haziran 2008 Cuma

YAŞAMA ANLAM VE BOYUT KATAN İKİ ŞEYİN ÖNEMİ

İki şey "Kalitesiz İnsan" ın özelliğidir :
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer :
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller :
1 - Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalıklığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
İki şey insanı "Nitelikli İnsan" yapar :
1- İradeye Hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak
İki şey "Ekstra Değer" katar :
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey geri bırakır :
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar :
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır :
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır :
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
İki şey milyonlarca insandan ayırır :
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve herşeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelişmeyi engeller :
1- Aşırılık (mübaġla, abartı, ifrat, tefrit)
2- Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir :
1- Tebessüm (gülümseme)
2- Sükut (susmak)
Devamını okuyun...>>

Read more...

FIRTINADA UYUYABİLİR MİSİNİZ?

Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik
satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu.
Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde
çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi
olur diyorlardı.
Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın
haline bakıp 'çiftlik işlerinden anlar mısın?' diye sormadan edemedi
çiflik sahibi. 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim' .
Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü
de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar:
Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina
çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: 'Kalk, kalk!
Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam
yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: 'Boşverin efendim, gidin
yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim
ya.' Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu
kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.
Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları
birleştirilmiş , üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra
koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı
desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı
kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına
yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini
kapatırken mırıldandı: 'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'
Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan), maddeten (tedbir)
hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.
Devamını okuyun...>>

Read more...

KÜÇÜK BİR KASABANIN DÖRT AYRI MAHALESİ VARMIŞ.

Birinci mahallede 'Evet ama' lar yasiyormus. 'Evet ama'lar her zaman ne yapilmasi gerektigini bildiklerini düsünürlermis. Yapma zamani geldiginde ise 'evet, ama' diye yanitlarlarmis. Yanitlari hep yanlis olurmus. Suçu baskalarina atmakta da ustaymislar.
Ikinci mahallede 'Yapicam'lar yasarmis. Ne yapacaklarini bilirlermis. Kendilerini yapacaklari seye adim adim hazirlarlarmis ama yapacaklari sirada sanslarini kaçirdiklarinin farkina varirlarmis. Bu mahallede insanlarin dizleri dövülmekten yara bere içindeymis. Yasami ertelemek için verdikleri karari bile ertelerlermis.
Üçüncü mahallede yasayan 'Keşkecilerin hayati algilama güçleri mükemmelmis. Neyin yapilmasi gerektigini daima en isabetli sekilde bilirlermis ama... maalesef her sey olup bittikten sonra. 'Keske'cilerin de baslari hep kanarmis, duvarlara vurmaktan!
Kasabanin en yesil bölgesinde, en güzel evlerin oldugu mahallede ise 'Iyiki yaptim'lar otururmus.
'Keske'ciler bu mahallede yürüyüse çikar, etrafa hayranlikla bakarmis.
'Yapicam'lar 'Keske'cilerle birlikte bu mahallede yürüyüse çikmak ister ama bir türlü firsat bulamazlarmis.
'Evet ama'lar ise mahallenin güzelligini görmek yerine, agaçlarin gölgelerinin yeterince genis olmadigindan,
günesin daha erken saatte dogmasi gerektiginden sikâyet ederlermis.
'Iyiki yaptim' mahallesindeki insanlarin kusuru da beyinlerinde mazeret üretme merkezlerinin olmayisiymis. Bu yüzden yasadiklari ortam her zaman güzel, düzenli ve huzurluymus.
HAYDİ ŞEKER AMALARDAN VAZGEÇ TUT ELİMDEN İYİKİ YAPTIK MAHALESİNDE GEZELİM:)
Devamını okuyun...>>

Read more...

5 Haziran 2008 Perşembe

PSIKOLOJIDE YONELTME

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır.
Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir, ama sonra ders yılı baslar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp
bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve
yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine
doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar onları durdurur ve:
'Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi
istiyorum sizden. Ben de sizlerin yasındayken ayni şekilde gürültüler çıkarmaktan
hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve
gürültü yaparsanız size her gün 5 YTL vereceğim' der. Bu teklif çocukların
çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam
yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der: 'Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı
bundan böyle size sadece 1 YTL verebilirim. ' Cocuklar pek hoşlanmazlar
ama yine devam ederler gürültüye. Aradan birkaç gün daha geçer ve yaşlı
adam yine karşılar onları: 'Bakin' der, 'Henüz maaşımı alamadım, bu
yüzden size günde ancak 25 Kuruş verebilirim, tamam mı?',
'Olanaksız bayım' der içlerinden biri, 'Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı
sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

BİZ İŞİ BIRAKIYORUZ. ..!
Devamını okuyun...>>

Read more...

4 Haziran 2008 Çarşamba

YARALI GÖNÜLLER

insan yaşamalı bazı şeyleri ki anlamalı...insan iğneyi kendisine batırmalı ki çuvaldızın acısını anlamalı ama devir bu devir değil insan yaşadığı acıların aynısını başkalarından çıkartmak için çaba ve fırsat bekliyor.kişi sevdiğinden darbe gördüyse bir darbede onu sevene atıyor hak görüyor kendinde çünkü o yaşamış bir defa acı ve yaşamalı karşı taraf...işte burda içimizdeki sevgi devreye girmeli durdurmalı aklımızı(şeytanımızı) hırsımızı,öfkemizi bize yaşatan kişden çıkarmalıyken hıncımızı birde bizi seven(tam kurbanlık) biri varsa hayatımızda onda yaşatıyoruz herşeyi...insan olduğumuzu yaşadığımız olaylara vermiş olduğumuz tepkiler ve davranışların göstermesi gerekir ama bir şeriat gelmiş gidiyor bu düzen değişmiyor.kırıyoruz ve yok ediyoruz o saf olan duyguları bu yolun sevgiden geçtiğini görmüyor insan bu yolu anlatan çok güzel bir hikaya vardır...
Devamını okuyun...>>

Read more...

TASAVVUFUN 4 KAPISI

Öğrencilerinden biri Mevlana'ya sormuş:
- Bu dört kapı meselesini ben pek anlayamıyorum... deyince
Mevlana:
- Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var.
Hepsi de rahlelerine eğilmiş okuyorlar.
Sen git bunların hepsinin ensesine sırayla bir şamar at.
Sonra gel sana anlatayım.
Öğrenci gitmiş birincinin ensesine tokadını atmış.
Tokadı yiyen "talebe" derhal ayağa kalkmış ve daha güçlü bir tokatla
Mevlâna'nın öğrencisini yere yıkmış.
Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasının verdiği görevi var.
Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat atmış.
O da derhal ayağa kalkmış elini kaldırmış, tam tokadı atacak, vazgeçip
yerine oturmuş.
Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış.
Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam
etmiş.
Dördüncü ise , tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan
çalışmasına
devam etmiş.
Öğrenci Mevlana'ya dönmüş, olanları anlatmış.
Mevlana :
- İşte sana alman gereken örnekler...
Birinci, henüz şeriat kapısını geçememişti. Şeriatta kısasa kısas
olduğu için,
tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.
İkinci, ise tarikat kapısındaydı.
Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki,
tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.
"Sana kötülük yapana bile iyilik yap". Onun için döndü, oturdu.
Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmişti.
İyinin ve kötünün bir tek Yaradandan geldiğini bilir ve inanır.
Yaradan bu kötülüğe hangi kimi alet etti diye merakından
şöyle bir dönüp baktı.
- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir.
İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir.
Devamını okuyun...>>

Read more...

AKIL NEDİR?

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar : - Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz? Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
- Siz ne yapardınız? Adam: - Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Devamını okuyun...>>

Read more...

SEN...

Ne haz var senden ayrı, Ne bir tat senden öte. Bir yüzünü görmek bile, değer bin bir zahmete. Vereceğin her acı gönülden kabulümdür.! Sendeki cehennemi değişmem bin cennete...Ne seni benden daha fazla seven, nede benim sana daha fazla verebileceğim sevgim var. Anla işte seni ne kadar sevdiğimi mavişim...Ne seni unutmak gibi bir çaba var yüreğimde,Nede aşkımı körükleyen bir rüzgar , Ne seni görmeden durabilecek kadar güçlüyüm, Ne de kaybetmeye dayanacak kalbim var.Ne sözler ne de cümleler lazım bize. Bir bakış, bir tebessüm yeter de artar bize.Ne varsa aradığım bil ki sende bulmuşum, senden önce yoktum seninle var olmuşum, sende bütün ümitler sende bütün hayaller, beni sende arama ben zaten sen ölmüşüm..Ne zaman sağır bir ressam, kristal bir zemin üzerine düşen gülün sesinin resmini çizerse,işte o zaman seni unutur bir başkasını severim...Ne zaman tutsam ellerini gözlerimin önünden mevsimler geçer, ne zaman gözlerin gözlerime değse saman yolundan bir ıyldız düşer.kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. öylesine bağlanmışım ki sensiz duramıyorum.sevdi, sonunda kendi kendini buldu.Ne var ki, insanların büyük çoğunluğu kendi kendilerini KAYBETMEK için sever.Sevilmek mutluluk değildir.Her insan kendi kendini sever;ama mutluluk bir başkasını SEVMEKTİR...Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;seni özlediğim içindir.Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni;seni özlediğim içindir.Yaşıyorsam;içimde umut varsa,yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!Paylaştıkça çoğalan tek şeyin sevgimiz olduğunu hiç unutmayalım ve sevgimizi daima çoğaltalım sevgilim.Rüyalarını gül yapraklariyla yatağını papatyalarla süsledim, üzerini sevgiyle örtüp tüm kabusları aldım ki en güzel rüyaları sen göresin..
Devamını okuyun...>>

Read more...

BEN SEVİYORSAM,SEN BAHANESİN...

GİZLİNEFESİN EN GİZLİSİ, YAZARLARIN YAZARI KALBİMDE YER VERİYORUM
KARŞINIZDA ŞEKER KELEBEK

Rüzgar alabildiğine hırçın, yağmur alabildiğine inatçı, yüreğim ise onlara inat sanki bir liman, tıpkı gözlerindeki huzur gibi.Sakın üzmesin seni karşılıksız sevgiler. yüreğine sus dersin, belki sözünü dinler.giden gitsin aldırma ,yangınlarda söner. sakın bakma arkana, krallar önde gider.Sana Ne Demeliyim Bilmiyorum Güneşim Desem Güneş Batıyor, Hayatım Desem Hayat Kısa, Gülüm Desem Oda Soluyor, Sana Canım Demeliyim çünkü Bu Can Seninle Yaşıyor..Sana Yüklediğim Anlamları Senmişsin Gibi Düşünme.. ALDANIRSIN... Sen O Anlamlarla Sadece Bende Varsın.. BEN SEVİYORSAN SEN BAHANESİN ! ! !Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum.Sana doğru bir kelebek uçurdum, dağları denizleri aştı seni buldu, yanağına ufacık bir öpücük kondurdu. Hissettin mi?Sana nasıl hitap etmeliyim bilmiyorum. Hayatim desem hayat çok kısa, çiçeğim desem çiçek soluyor. Sana canim demeliyim, çünkü bu can sen oldukça yasıyor...Sana şarap vereceğim, iç ama sarhoş olma. Sana bir gül vereceğim, kokla ama soldurma. Sana kalbimi verecegim, sev ama incitme!...Sana ıyldızlar kadar yakın olmak isterdim, her baktığında beni görebilmen için, sana bulutlar kadar yakın olmak isterdim, üzüldüğünde gözyaşlarını yağmur olup silebilmek için, sana sen kadar yakın olmak isterdim ki beni, seni sevdiğim kadar sevebilmen için.
Devamını okuyun...>>

Read more...

3 Haziran 2008 Salı

HAYVAN ATASÖZLERİ

- çömelen insani isirmayan bizden degildir / köpek
- beni bacagimdan asanin ben de bacagina ... / koyun
- suyu içsen de sokarim içmesen de sokarim / yilan
- altimda buzagi arayan kerizin enayinin önde gidenidir / öküz
- bedevi, çölde gezenin karagün dostudur / kutup ayisi
- atladigin yere dikkat et / sazan
- uzanamadigim ciger mundardir / kedi
- kaz gelecek yerden hayir gelmez / tavuk
- köprüde dayi diyene inanma / ayi
- yem veren insanin gözünü oy / karga
- devletin mali deniz, yemeyen biziz / domuz
- geçen altin semer taktim sonra baktim yine ben / esek
- bende sans olsa çölde kutupayisi dogardim / abaza boz ayi
- unutma, unutulanlar unutanlari asla unutmazlar / balik
- ölümüm arpadan olsun / at
- kurt kocayinca affetmem ulen / köpek
- hanim, ben sudan gelinceye kadar su bizim sipayi dövüver / esek
- sögüt dalina yuva yaparsan yavrunu sinek kapar / manda
- hosaf da neymis mis gibi karpuz kabugu varken burda / gurme esek
- bir insan sana "esek" derse umursama, ama 5 kisi sana "esek" derse git kendine bir semer al / paranoyak at
Devamını okuyun...>>

Read more...

HUZUR

Huzur için küçük sırlar diye bir yazı okudum orada yazanlar beni huzursuz etti.
*ufak şeyleri dert etmeyin
*hayatı olduğu gibi kabul edin
*bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın
*bulunduğunuz durumdan mutlu olmaya çalışın
*gördüğünüz her şeyde yaradanın izini unutmayın
*herkesin farklı olabileceğini anlayın ve saygı gösterin
*geleceği olduğu gibi kabul edin,çünkü hayat adil değildir

bunları okurken nekadar huzursuz olduğumu gördüm:(:(:(
Devamını okuyun...>>

Read more...

Yilin fikrasina aday!...

Temel ve Dursun, kumsalda gezerken, bir de bakmislar önlerinde Alaaddin'in
Sihirli Lambasi durumu.. Almislar ellerine lambayi soyle bir dokunup
oksamislar. Fiiiiiiisssssssss. .. Cin disarida. Cin,bir Temel'e
bakmis, bir
Dursun'a. Sonra dile gelmis:- Kusura bakmayin ben sizinle ugrasamam.. Alin
size ucer yumurta, her kirdiginiz yumurta icin bir dilek tutun.
Istekleriniz
yerine gelsin...Cin ucup gitmis lambasina, Temel ile Dursun ellerinde
yumurta ayrilmislar kumsaldan. Aradan yillar gecmis. Olaydan sonra
birbirlerini gormeyen iki kafadar karsilasmislar. Temel, Dursun'a sormus:-
Ula Tursin, ne ettin yimirtalari? - Valla Temel, ilkini kirdim, cok para
istedim, bitmeyen bir param var..- Eeee! Ikincisu...- Onu da kirdim, cok
guzel bir hatun istedim. Simdi dunyalar guzeli bir karim var..- Ucuncusunu
neettin?- Onu kirdum, saglik istedim.. Hic hastalanmadan yasayip
gideyrum..
Peki sen ne ettin yimirtalari? - Sorma senden ayrildim eve geldim, tam
de, hassittir be, dedim.. Demez olaydim, evin ici çük doldi..- Eeee!
Sonra?-
Bir ev dolusu çükle ne yapayim, dedim, kirdim ikincuyu, butun çük'leri
geri
goturmesini istedim.- Yaaa! Peki sonunciyi ne ettun?- Ne edeyim? Kirdim
sonuncuyu da, benimkini geri getir,
dedim...
Devamını okuyun...>>

Read more...

ÇARESİZLİK

Aşk, kalbimin saygısız misafiridir. Sormadan gelir sormadan gider.bugün bu sözü düşündüm yanlız soframda...aşkla hazırlanmış bir sofra,elimde rakım karşımda boş bir tabak.bugün var yarın yok geriye sadece bir hayaller kırıklıkları,beklentiler.bazen söylenecek söz bulamıyo insan telefonda hepsi havada,boşlukta kalıyor anlamsızlaşıyor bir anda...artık ne denebilirkii,bu satten sonra napabilirsinkii sadece zamana yol vermekten başkaa.al sen kazandın zaman senin olsun bu dünya aklınca oynat bizi bir kukla gibi...
Devamını okuyun...>>

Read more...

2 Haziran 2008 Pazartesi

AŞK İLLETİ

ben taktımm bu aşka heralde yanlız değilim:):):) ahmet altanın bir yazısında şu sözleri özetlemiş'AŞK BİR OROSPUYU AZİZEYE,BİR AZİZEYİ OROSPUYA DÖNÜŞTÜREBİLİR'bağımlılık mıdır nedir bu illet ama ruhumuzu bölünmüşlükler yaratan,kendimizi tanıyamaz hale getiriyor...
Devamını okuyun...>>

Read more...

1 Haziran 2008 Pazar

BOŞVER NEYSE AMA ÜÇLEMESİ

işte size üçleme boşver neyse ama okadar büyük uçurum varki aramızda anlatmaya çalışsam anlatamam,yazmak istesem yazamam ben ne yapayımm....
Devamını okuyun...>>

Read more...

GECELERDEKİ FERYAT

Bu gece farklı bir gece,hislerin konuşulduğu göz yaşlarının döküldüğü bir gece...fedakarlıkların yaşandığı,pişmanlıkların konuşulduğu,duyguların düşüncelerle savaştığı ama güzel bir gece.her zaman bende sebep sonuç ilişkisi vardı hayatımda sebeplerin bol olup sonuçlarının içinden çıkılamadığı sonuçlanamayan bir durum.ben yanlış bir şey yapmadım sadece duygularımı dolu dolu yaşadım.aklıma geliyor yüzün ,yaşadığım acılarımı bir ben bilirim gece olunca.feryat ederim içim sızlayınca duyan olur mu aşkımı?içimdeki coşkuyu senle paylaşırım her gece... yüreğini koyabilir misin bu aşka?var mısın bu sevgiye ?
Devamını okuyun...>>

Read more...

LEYLA'MI İNCİTMEYİN...

Evet şarkımı açtım ve bunalım modun giriyorum arkadaşlar.bir hikaye okumuştum sadece şu kelimeler etkiledi beni ‘mecnun lütfen hasta kalbimi ellemeyin leyla’mı incitirsiniz diyor’. Evet hasta eden,kalbimi yaralayan,inciten,süründüren o biliyorum. bende tüm kapılarımı kapattım çevremdekilere incitmeyin şekerimi diye.seni sevmek için ne kadar sebep varsa işte o kadar yalan uyduruyorum kendime.bu şarkıyı dinlerken ilişkimdeki durumu daha net görüyorum ve daha çok acı veriyor:(:(:( yalanların üstüne kurulu bir ilişki...yalan burada ona karşı hislerimin yalanlığı değil( bunu cümle alem biliyor) olmayacak duaya amin demem.
İşte burada benim farkım UMUT.herkesin kaybettiği ama halen benim içimde yeşerttiğim sakladığım...aklıma arabesk filmi geldi:):):) ne alaka şener şen’i dövüyorlar sevdiğini kaçırıyorlar durdura bilmek için halen yerdeki taşı onlara atıyor işte bu filmdeki saf,salak aşık benim....
Devamını okuyun...>>

Read more...

AŞKSIZ MÜSLÜMANLIK

kitap evinde gezerken bir kitap ilgimi çekti.kitabın ismi AŞKSIZ,ZEVKSİZ...ALLAH'SIZ MÜSLÜMANLIK başlık gerçekten iddalı...ömer lütfi mete yazmış,bu yazının altındaki gülüm şiirinide kendileri yazmış nekadarda mematinin şarkısı diye geçsede hakkaten güzel.bizler türkiyede müslüman olarak doğdukmakla müslüman olunamayacağını anlıyamadık .okadar şekilciyizki dinimizi bile alet ediyoruz herşeye.müslümanlığın önceliği insanları allahın yaratığı tüm canlıları sevmek(miş gibi yapmak değil).içimizdeki ışığı,aşkı,insanlığımızı kaybediyoruz.her zaman savundum biz bu dünyaya bir canlı olarak geldik evet diğer canlılardan üstünüz esasında farklıyız desek daha uygun.bu dünyaya bişeyler katmak çoğaltmak ve yüceltmek için geldiğimize,bunları başarabilmemiz içinde insan olmaktan geçtiğine inanıyorum.herkesin inancı kendine kimseyi yargıladığım veya eleştirdiğim yok sadece bazı toplumların,kişilerin müslümanlığın arkasına saklanıp kirletmesine dayanamıyorum.herkesin içindekine sesleniyorum şah damarımızdan yakın olan allaha,aşka selamlarr
Devamını okuyun...>>

Read more...

GÜLÜM

Bu şehir girdap gülüm
Girdapta mehtap gülüm
Feleğin bir suyu var
Su değil kezzap gülüm

Feleğe dayandım gülüm
Öldüm de uyandım gülüm
Öldüm de uyandım

Bu şehir serap gülüm
Serapta mihrap gülüm
Feleğin bir topu var
Mermisi kezzap gülüm

Feleğe dayandım gülüm
Öldüm de uyandım gülüm
Öldüm de uyandım

Yezidin harcı zulüm
Yiğidin burcu ölüm
Feleğe dayandım gülüm
Öldüm de uyandım gülüm
Öldüm de uyandım

Ömer Lütfi METE
Devamını okuyun...>>

Read more...
Writing Blogs - Blog Catalog Blog Directory

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP