28 Aralık 2008 Pazar

MUTLU YILLAR 2


Farts - Funny video clips are a click away

2008 YILI BOKTAN BİR YIL DİYENLERE....
Devamını okuyun...>>

Read more...

21 Aralık 2008 Pazar

BİR GÜN DAHA SENSİZ....

Dün akşam geç yatmıştım yarın güne erken başlamak istiyordum ama kalkamıyacagımı uyuşukluk edeceğimin farkındaydım ama programımı kurup gezegene yollamıştım.Sabahın köründe iş yerinden arayıp uyandırdılar.Telefon konuşmamı bitirdikten sonra tatlı bir gülümseme vardı suratımda çünkü program kabul olmuştu sonrada düşündüm bu oluyorsa neden şeker ile kurmuş olduğum planlar gerçekleşmiyordu diye bilgisayarımı açtım.Msn de günaydın diye bir msj ana şeker bu saate ne arıyordu dedim heralde duaların kabul oldu dedim iki konuşmadan sonra kahvaltı etmecem diyip gitti.Kaldım gene yanlız başıma bukadarmış sevincim kursağımda kaldı.İnsanın içinden geçiripte söyleyemediği şeyler ne zormuş KAHVALTI YAPALIMMI BERABER SAHİLDE diyecektim ama diyemedim ıssız adam gibi çaresiz ve yanlızdım.Bende aç kalacak değilimya hayat devam ediyor ailem ile güzel bir kahvaltı yaptım.Durgun ve kapalı bir hava vardı insanın içini karartacak cinsten ama güzeldi.kuzen ve tontinilere gidiyordum çiçekçinin önünden geçtim içimden çiçek almak geçti ve geri dönüp çiçek aldım.Geçenlerde erkeklerin çiçeği taşırken ve veriş şekilleri hakkında epey bir sohbet etmiştik.Aklımdan elimdeki çiçekleri şekerlere gidip vermek istedim ve ÇILGINLIK yapıp aradım ne oldu dersiniz meşgule aldı.işte bu dedim... gerisini siz doldurun.Kuzenlere gidince kapıda epey bir çiçeği veriş pozisyonu hakkında gülüştük.Sohbet yemek derken ayrıldım ordan.Arkadaşlarımla buluştum gene ıssız adam hakkında biraz krıtik yaptık epey bir gülüştük.Böylece bir günü daha devirdik ve halen,gene şeker aramadı gün biterken....
Devamını okuyun...>>

Read more...

ISSIZ KİŞİLER

Ben halen ıssız adamdan kopamadım.Giden arkaşlarımla yaptığım sohbetlerde erkek karekterinin ölümle biten bir portre filmi daha güzel bir sonla getireceğini, bazılarıda seks sahnelerinden takılmış filmin bize anlatmak istedikleriyle değil.İki birbirini seven insan fakat hayat dediğimiz,yaşantımızı şekillendirdiğimiz durumlar bazen içimizi,kalbimiz örtüp başka bir insan yapabiliyor,erkek sevmiyormuydu sevebileceğinin maksimumunda seviyordu kadın desenizde öyle... Filmin sonu bence güzeldi zamanın hayatımızdan ne kadar çabuk geçtiğini,artık herşeyde onu görmeyi, kaybedişlerimizin bize bir gün ufak bir eşyayla hatırlamayı gösteriyor...Bize hayattan bir kesit gösterdiler ayna oldular ama biz aynada kendimizi görebildik mi? Aynaya neden bakarız kıyafetimiz düzgünmü diye,saçımızı dogru tarayıp taramadığımıza vs.. düzgün veye dogru değilse değiştirmek için aynanın karşısındayızdır.Peki şimdi aynanın karşısına geçin dış görünüşünüze değilde içinize bakın sorun aşkta,sevgide ve insanlıkta yapamadıklarını,hatalarını görün ve değiştirmek için kaybedişleri beklemeyim sevgiyle kalın.Birde fimin sonunu karakteri öldürmek isteyenler onlar zaten ölmeden önce öldüler birde burdan düşünün derim:):):)
Devamını okuyun...>>

Read more...

HEP MAVİ KAL SEVDİĞİM

Bundan 1 ay önce kitap reyonundan geçerken rastladım.Kütüphanem de yarım bıraktığım okadar çok kitap varki diğer kitaplara haksızlık olacağını düşünerek almak istemedim ama okunacaklar listesini eklemiştim.Msn bir akşam şekerden okuduğu kitaptan bir parça yolladı''sevmek böyle birsey işte . ask boyle bırsey.Gittiysen gittin sana kızamıyorum.Benım ısyanım kendıme .mutlu ol ay yüzlüm.Ve mutlu et sevdalının.Ben yapmadıysam da aşkını yuzyıllara tasıyacak bır kahraman bulursun elbette.Sana mavıyı adamıstım ya .... hep mavı kal sevdıgım...''çok etkilendim.Çocukluğumda maviyi çok sevdim, diceksinizki herkes sever maviyi ben öyle değil odamın renginden aldığım kıyafetlerime kadar mavi ağırlıklı alırdım herkesde bilirdi hediye alınırken renginin hangi renkten hoşlanır sorusu hazırdı MAVİ...tabi zaman bana bu rengi unutturdu insanların yaşadıkları renginide değiştirebiliyormuş.Şimdi daha toprak renkleri giymeye başladım.Heralde toprağa yaklaşıyorum gün geçtikçe...İçimdeki o mavi özlemini bana yaşattıgı için teşekkür ederim şekerciğime.Kitabın ismini sorduğumda 1 ay önce gördüğüm kitabın ismini söylemezmi!! dedim kaderimsin kitap diyip soluğu kitapçıda aldım.insanın hayatında bazı anahtarçıklar var ve kapıyı açıyor 'hep mavi kal sevdiğim' heralde bu benim anahtarım olmalıydı.Kitabın ismi SEN GİT AŞK BANA KALSIN,MEHMET COŞKUNDENİZ tebrik ediyorum aşk hakkında yazılabilecek birçok şeyi yazmış.Bana ilham verdi aşk ile ilgili yazılarımda önsözünden bir alıntıyla bitiriyorum aşkınız daim olsun sevenler gönüller hiç ayrılmasın
''Her aşk başka bir hayat aslında.Herkes aşkı kendi koşullarınca yaşıyor.Ne kadar insan varsa o kadar da aşk var.Buradan yola çıkarsak eğer,aşkı yazmak,insanı yazmak oluyor aynı zamanda.Ben aşkı,aşkta insanı,insanda duyguyu yazmaya devam ediyorum ve bu serüvenin asla bitmeyeceğini biliyorum''ALINTI

Devamını okuyun...>>

Read more...

20 Aralık 2008 Cumartesi

NEDEN

Gene telefonlarıma çıkmadı belki meşguldü açamıyacaktı NEDEN yatarken bir mesaj çekmedi.NEDEN bunu yapmadı NEDEN bunu söylemedi sıkıldım artık yeter NEDENlerini düşünmekten hep insanın içini yiyip bitiren kelime NEDEN... NEDEN ben kıçımı yırtıyorum ki ben ilk adımı attıktan sonra NEDEN onun adımlarını atması için zorlayayım....Çıldırmak üzereyim.Beni seven yanımda saf durur,sevmeyen sağdan sağdan uzar.Zaten herşey üstüme üstüme gelirken bukadar acabalar,belirsizliklerden sıkıldım.Ben bu kişiye gökkuşağının renklerini anlatmaya çalıştım ama kendisi renk körü olduğu için göremiyor NAPIYIM ŞİMDİ...
Devamını okuyun...>>

Read more...

19 Aralık 2008 Cuma

AŞKIN ÇILGINLIĞI

Hep neden aşkı, gözlerimin içinin güldüğünü,kalp atışlarımın hızlandığını,muzur bir çocuk gibi içimin yerinde duramadığımı bu hikayeden sonra anladım:)

Uzun zaman önce,insanlar dünyaya ayak basmadan önce,iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez halde dolanıyorlarmış.Bir gün toplanmışlar ve herzamankinden daha fazla canları sıkkın oturuyorlarken,SAFLIK ortaya bir fikir atmış:
''Neden saklambaş oynamıyoruz?
ve hepsi bu fikri beğenmişler.hemen ÇILGINLIK bağırmış:
''Ben ebe olmak ve saymak istiyorum!''

Aralarında başka hiçkimse ÇILGINLIĞI arayacak kadar çıldırmadığı için,hemen kabul etmişler.ÇILGINLIK bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış''1,2,3...''ve ÇILGINLIK saydıkça,iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.ŞEFKAT Ay'ın boynuzuna asılmış.SEVGİ bulutların arasına kıvrılmış,YALAN bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış.PARA hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.ve çılgınlık saymaya devam etmiş,''79,80,81,...''AŞK'ın dışında,bütün iyi huylar ve kötü huylar saklanmış.AŞK kararsız olduğu gibi nereye saklanacağınıda bilmiyormuş.çünkü hepimiz AŞKI saklamanın nekadar zor olduğunu biliriz...ve ÇILGINLIK''95,96,97...''ye gelmiş ve 100'e geldiği anda,AŞK sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.ve ÇILGINLIK bağırmış:
-''önüm arkam sağım solum sobe,saklanmayan ebe!geliyorum..''
arkasını döndüğünde ilk önce TEMBELLİĞİ görmüş,o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş.sonra ŞEFKATI ayın boynuzunda görmüş,İHANETİ çöplerin arasında,SEVGİYİ bulutların arasında,YALANI gölün dibinde,TUTKUYU da dünyanın merkezinde,hepsini birer birer bulmuş,sadece biri hariç!ve ÇILGINLIK umutsuzluğa kapılmış,en son saklı kişiyi bulamamış.Derken HASET AŞKI bulunamadığı için HASET duyarak,ÇILGINLIĞIN kulağına fısıldamış:
-''AŞKI bulamıyorsun çünkü o güllerin arasında saklanıyor..''
ÇILGINLIK çatal şeklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına çılgınca saplamış,saplamış,saplamış..ta ki...yürek burkan bir haykırma onu durduruncaya kadar.ve haykırıştan sonra,AŞK elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış,parmaklarının arasından sicim gibi kan akıyormuş.
ÇILGINLIK AŞK'ı bulmak için heyecandan AŞK'ın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş...
-''Ne yaptım ben?Ne yapyım ben?'' diye bağırmış ÇILGINLIK,''Seni kör ettim.Nasıl onarabilirim?''
-Bunun üzerine AŞK cevap vermiş:''Gözlerimi geri veremezsin,ama benim için bir şey yapmak istersen kılavuzum olabilirsin...''
-O günden itibaren,AŞK'ın gözü kördür ve o günden beri ÇILGINLIK da herzaman onun yanındadır.

Devamını okuyun...>>

Read more...

DALGA,ATEŞ VE BEN

Gecenin kör karanlığında sahilde kaybettiğim kendimi arıyorum.Yürüyorum,yürüyorum rüzgarın esintisi bir kırbaç gibi yüzüme vuruyor umarsızca...Dalgalar sanki beni yutucakmışcasına sahile vuruyor sanki beni çağırır gibi...Çocukken ateşlendiğim zaman gördüğüm rüyamı hatırlıyorum;yağmur hiç durmadan yağıyor,rüzgar deli gibi eserken ben kayaların tepesindeki fenere doğru yürüyorum.Fener ışık tarafı mavi,diğer tarafı beyaz ve pas arası bir renk,sanki uzun süreden beri orada olduğunu belli edercesine.Fenerin çevresindeki merdivenlerden yukarıya çıkıyorum rüzgar ve yağmura karşı dönen ışık gözümü alıyor anlık körlük yaşıyorum.O uçsuz bucaksız karanlıkta kimlere kılavuzluk yapıyor acaba.herneyse ışık cevresinde dönerken hatırladığım büyük bir dalganın tepesinde olduğum fenere doğru geldiği ve yutmak için hani dalganın kırılma noktası olup kıvrılmaya başladığı durum vardır ya işte aynen yutuyor sonra nouluyo diceksiniz uyanıyorum ve ateşim düşmüş her tarafım sirkeli-su...Şimdi o dalgalara bakıyorum ateşimi söndürmek için gelen dalgalar,şimdide kalbimdeki ateş için çoşuyorlar söndürmek istercesine....
Devamını okuyun...>>

Read more...

18 Aralık 2008 Perşembe

HAYATIN GETİRDİKLERİ

Canım bugün hiç işe gitmek istemedi ne yaptın dersiniz işe gittim:( içimdeki o burukluğun acısını personelimden çıkarmamak için zor tutum kendimi ve sorun yaşatmamam için erken çıkma kararı aldım işten.Anlıcanız zor bir virajdan geçmekteyim sonumuz ne olacak derken bildiğim ama aklımız şeytan ya unuturduğu bir hikayeyi okudum sizinle paylaşmak istiyorum ve bu hikayeyi okurken dinlendirici bir müzikle başbaşa bırakıyorum

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış…Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler…İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiş.”Sadece at kayıp” deyin, “Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.” Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş…Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.”Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..” “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?” Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler…Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.”Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.”O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.” Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler… “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…” “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde… Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.” Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: “Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
ALINTI

Devamını okuyun...>>

Read more...

ISSIZ ADAM

Çağan ırmak gene konuşturmuş yönetmenliğini film 1.53 dk. ama sadece 10 dk. için 1.43 dk. çekilmiş gibi beğendim.Bu aralar kendimce sorduğum sorulara,sordukça bir balçık gibi içine çeken,çırpındıkça batan bir durumdayım anlıcağınız.Film birazda olsa sorularıma bir cevap oldu enazında balçığın içindeyken bana atılmış bir halat gibi...
Filmin duygu yoğunluğunun dışında yemek yapmak,istanbulun o güzel sokaklarında gezmek ve fanus gibi bardakta şarap yudumlamak geçti içimden.Bunların hepsini yapmak mümkün ama sevdiğin bir insanla güzel gözlerine bakarak şarap içmek,kolkola istanbulun sokaklarında gezmek,beraber yemek yapmak AŞKLA bir başka olur...yazılıp,anlatılacak okadar şey varki herkesin hayatında terkedişler,vazgeçişler oldu ve olmaya devam ediyor.Ben artık terketmekte ,terkedilmekte istemiyorum ağır geliyor kalbime bunu anladım.Sevgiyle kalın bu parçada benden sizelere ve ŞEKERCİĞİME gelsin.Beni sevmesede,istemesede ona karşı hissettiğim o güzel duygular bitip yok olup artık kendimde onu içimde onsuzda yaratana kadar devamm...


Devamını okuyun...>>

Read more...

17 Aralık 2008 Çarşamba

Loreena McKennitt - A Midwinter Night's Dream (2008)




Sanatçının geniş müzik yelpazesinden derlediği bir albüm Loreena McKennitt - A Midwinter Night's Dream (2008)Dinlendirici müziğiyle bizleri büyüleyen,ortadoğunun egzotik müziğini bir araya getiren sanatçının albümünü dinlenizi tavsiye ederim.


Devamını okuyun...>>

Read more...

11 Aralık 2008 Perşembe

KELEBEKLER DİYARI



Bu resmi görünce aklıma ve gönlüme ilk gelen şeker kelebeğime gelsin
Devamını okuyun...>>

Read more...

10 Aralık 2008 Çarşamba

MELODİNİN GİZEMİ



Her sabah işe giderken dinlediğim,kalbime yaşam enerjisi veren bu şarkıyı sizlerle paylaşmak istedim.Baştan sona kadar dinlemesi güzel bir albüm,bakalım sizleri nereye ve kimlerin yanına götürecek.


Devamını okuyun...>>

Read more...

9 Aralık 2008 Salı

KURBANLIK BİZLER

Kurban deyince ilk önce HZ.İBRAHİM'in oğlu gelir aklımıza,doğacak olan çocuğunu kurban edeceğine söz vermiştir ALLAHA...OĞLU doğar ve belli bir yaşa gelince kurban etmek ister ve ALLAH kurbanlık koç yollar HZ İBRAHİM'e.O zamandan bu zamana süre gelen bir olaydır kurban etme.Bizler hep maddede takılıp kalmışız manasını anlayamamışız bu hayatın...Bizler içimizde neyi kurban edebiliyoruz bir düşünün?Kredi kartınız veya paranız varsa kurban edecek birşey alıp ALLAH adına kurban ediyoruz gelin nefsimiz olan ve incilde'de yedi günah olarak bilinen GURUR,ÖFKE,İMRENME,AÇGÖZLÜLÜK,OBURLUK,TEMBELLİK,ŞEHVET DÜŞKÜNLÜĞÜ'nü insan bedeninden atmak için kurban edelim,edemeyiz.Sebebini söyleyeyim çünkü işimize gelmiyor,kolaya kaçıyoruz ben böyleyim diyoruz,içimizdeki ses onlarsız bir hayatın olamıcağını söylüyor oyun oynuyor bizimle.Hadi gelin içimizdeki o sesi susturalım unutmayalım kurban bizleriz içimizdeki nefsimiz.BİZLERİN BAYRAMI KUTLU VE MUTLU OLSUN....
Devamını okuyun...>>

Read more...

4 Aralık 2008 Perşembe

NEDEN HEP KISA ÇÖPÜ BEN ÇEKİYORUM:(

Ne demiş Halil Cibran:
'Birini seviyorsanız,gitmesine izin verin.Geri dönerse sizindir.Eğer
geri gelmiyorsa zaten hiç sizin olmamıştır.'

Acaba geri dönmezse diye bir duygunun içinde yaşıyorum anlamış değilim.Seviyormusun evet seviyorummm eee...bu sevgime bir karşılık,ektiğim tohumların filizlenmesi,meyve vermesi çokmu zor... belirsizligin içinde bir gerçek var oda benim sevdiğim,karşı tarafın ne hissediği değil.kimse zorla seveceksen demedi benim gönlün kaydı sevdim.ihale bana kaldı anlıyacağınız seven kişiyi ben oynayacakmışım sanırsam...
Devamını okuyun...>>

Read more...

İNSAN GİBİ SEVMEK..

Bu hikayeden çok etkilendim.Heralde hayatıma yeni yön vermenin zamanı geldi diye düşünüyorum....

Anadolu'nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya
hava kararmaya başlar.Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden
birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp
yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır.
Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden;
karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir.
Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi
bahçededir. Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam
onu beklemektedir.

Kadın kocasının uyuduğundan emin olunca, sessizce yataktan kalkar,
üstünü giyer. Ve pencereden aşağıya atlar. Başka bir adam için, kadın
kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili kaçarlar. Tarlaları , ovaları
aşarlar.
Anadolu'da bir köyde nasıl koşmasınlar ki? Arkalarından onları
kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, töre cinayetleri,
yoksulluk, cefa, korku. Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler?
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar.
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki : 'Evden
çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var, beni rahatsız
ediyor'

Çıkartıp bakar ki ayakkabısının içinde bir tomar para. Meğerse kocası
her şeyin farkındaymış. Biliyor ki karısı başkasını seviyor,kendisini
terk edip gidecek, 'Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim,
çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti' diye düşünmüş ve
birikmiş parasını karısının ayakkabısı içine koymuş.
O yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk
eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı
ayakkabısının içine bırakmış.
O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı
aslında hepimiz tanıyoruz..O adam Aşık Veysel!
Devamını okuyun...>>

Read more...

2 Aralık 2008 Salı

AŞK DURDUKÇA

Dün akşam ve bu sabah durmadan dinlediğim müziğin sözlerini sizinle paylaşmak istedim YÜKSEK SADAKAT çok güzel söylemiş dinlemenizi tavsiye ederim.Bu şarkı sevdiğime gelsin mesajlarıma cevap vermese bile...



Dünya döner bir gün daha
Yeryüzünde aşk durdukça
Gece erken inse bile korkma
O hep seninle kaldıkça

Biliyorsun gitmemm gerek
Yollar bitmez düşünerek
İster sonuç de istersen sebep
Bu düğümü çözmem gerek

Belki sana yazarım uğradığım bir şehirden
Renkli bir kart atarım mekke yada kudüsten
Sonra bir gün cıkarım sen artık dönmez derken
Bir şarkı fısıldarım kulağına gün batarken

Dünya döner tek bir yana (aşk durdukça)
Dolsun diye gün bir daha
Ben de döndüm tekrar sana (aşk durdukça)
Sönmek için yana yana

Belki sana yazarım uğradığım bir şehirden
Renkli bir kart atarım mekke yada kudüsten
Sonra bir gün cıkarım sen artık dönmez derken
Bir şarkı fısıldarım kulağına gün batarken

Dünya döner tek bir yana (aşk durdukça)
Dolsun diye gün bir daha
Ben de döndüm tekrar sana (aşk durdukça)
Sönmek için yana yana
Devamını okuyun...>>

Read more...
Writing Blogs - Blog Catalog Blog Directory

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP