19 Şubat 2009 Perşembe

UNO MAS TRİO-CLEAR AS WATER

Uyku dinlenmem için fayda etmiyor,kaldığım yerden düşünmeye devam ediyorum.Bilgisayarda virüs taraması yapılıyor da şu beynimden geçen vesveselere bir çözüm yok mu acaba. Düşün düşün boktur işin demişler benimkisi de aynı hesap....
Bari yazamıyorum bir şeyler sizleri müziklerimle yalnız bırakmayım.
Grubun ismi UNA MAS TRİO dünya müzik ritimleriyle harmanlamış bir grup
Çaldığım şarkıda şarkıcı KÜBA salsa ritimleriyle caz şarkıcısı BAJKA söylemesiyle mükemmel bir uyum olmuştur.iyi dinlemeler.....


Devamını okuyun...>>

Read more...

17 Şubat 2009 Salı

U2-GET ON YOUR BOOTS(2009)

U2 yeni 2 şarkısını sizlerle paylaşmak istedim.11 şarkılık albümü çok yakında müzik raflarından bulabilirsin.




Devamını okuyun...>>

Read more...

16 Şubat 2009 Pazartesi

BENJAMİN BUTTON'IN TUHAF HİKAYESİ



Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi;üstün yetenekli yazar F. Scott Fitzgerald, Amerikan edebiyatının büyük ismi Mark Twain’in “Seksen yaşında doğup yavaş yavaş 18’imize doğru ilerlesek hayat sonsuz mutluluk olurdu” sözüne dayanıyor.Yazar F. Scott Fitzgerald,Twain’in bu cümlesini aldı ve 1920'lerde “Benjamin Button” makalesini yazdı.Benjamin Button’ın beyazperdeye tanışması ise sancılı oldu, yaklaşık 18 yıl elden ele dolaşan proje,sonunda filmin senaryosu yazılarak gösterime girdi.13 dalda oscara aday gösterilsede diğer filmlerin performansına bağlı...aklıma CAN YÜCEL'in o güzel yazısı aklıma geldi

Yasamın en tatsız tarafı sona eriş şekli.
Şüphesiz ki yasamı tersten yaşamak daha güzel hatta mükemmel olurdu.Nasıl mı ?
Camide uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette.
Tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır. Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz.. Ve Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak ise başlıyorsunuz. Herkes karşınızda el pençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade..... Aman ne güzel günler başlıyor... Derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada Babanız ortaya çıkmış, "fazla çalıştın" diyor "artık eve dön, isi bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun..." Keyfe bakar misiniz ?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor Ekmek elden su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor. Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık... Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" diyorlar...
Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artık her yerde, her an ve en taze seklinde hazır. Bir gün karanlık ilik ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor sıcacık yumuşacık ! Gurultusuz ve patırtısız bir ortamda yasıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Veee günün birinde müthiş keyifli bir gece ile hayatiniz bitiyor....

Devamını okuyun...>>

Read more...

15 Şubat 2009 Pazar

SEVGİLİLER GÜNÜ FİYASKOSU

Sevdiğim insanlara buradan cevap vereyim sevgililer günü şekerle ne yaptın diye soruyorlar ne yapacam fiyasko,hasta yatağımdan aradım belki buluşuruz diye ama teyzesine gidecekmiş çok normal ben gitmesin demiyorum ama bana da zaman ayırsın bee artık... telefon konuşmamızdan sonra yazdığım msj:
BEN;
14 şubatta seni görmek için hastalık bile engellemezken neyse bu bana yapılmaz:(
ŞEKER’in verdiği cevap;
Ama ne olur böyle yapma:(bende bugün sevgililer günü kutlamak isterdim yapma ne olur zaten bunalım takılıyorum inan yengem beni beklemeseydi çıkardım

Beynimden kaynar sular döküldü dedim ki şaka yapıyor heralde hasta olduğumu biliyor sürpriz yapacak beni sinir ediyor,elimde cep telefonum yatakta bekliyorum dakikalar geçtikçe benim ateşimde tavan yapmaya başladı,yav 1 saat görüşsek kim ne diyecek...
1-Bunalımda olan sen değil ben olmalıyım seni deliler gibi seven ben ama senin umrunda bile değilim.Bir insan neden zorla bunalım halinde yaşamak ister ki
2-İnanmıyorum sana yengene söylesen 1 saat idare ediver sevgililer gününde birisiyle buluşucam desen yok hayır mı dicek sana,yollar kalabalıktı dicektin bu kadar basit sanki akşamı benle geçir dedim sana...
bundan 12 sene önce hayatıma yön veren bir sözü şekere gönderiyorum
BİR İŞİ YAPMAK İSTERSEN YOLUNU BULURSUN,İSTEMEZSEN MAZERET BULURSUN ....
Devamını okuyun...>>

Read more...

HAFTANIN ÖZETİ

Bu hafta çok yoğun geçti ve sonunu getiremeden yatak döşek yattım.Sevgililer gününü canım yastığımla girdim.Hafta şöyle başladı;geçen pazar TONTİNİ ile yağmurun altında güzel mi güzel bir yürüyüşle başladı... Sonra uykusuzlukla devam etti 2 gün neredeyse 6 saat uyumuştum.Çarşamba günüde bulduğumuz beleş bilet ile TÜRKİYE-FİLDİŞİ SAHİL’i maçına gittik. SUFİ fotoğrafları gönderse süper olacak ama neyse maça yağmur dolayısıyla kimse gitmez diye düşünmüştüm ama nerdeee bütün izmir akmış maça full denecek kadar doluydu stadyum epey duygulu ve eğlenceliydi.Orada da bir güzel ıslandık mı vücut artık yeter diyor ama tabi annemide(hindistan cevizim) memnun etmek gerekiyor genç annemi kim turkcellendirdiyse hadi sinemaya...Her yer dolu sinemada, bir tek en önde yer kalmış filmi seyrettik ama ikimizin de boynu o biçim tutuldu.Eğee vücut yeter sen dozuttun dedi.Cuma-cumartesiyi hatırlamıyorum deliler gibi uyumuşum öyle bir hafta geldi ve geçti...
Devamını okuyun...>>

Read more...

7 Şubat 2009 Cumartesi

OREN LAVİE - HER MORNİNG ELEGANCE


Devamını okuyun...>>

Read more...

6 Şubat 2009 Cuma

DÜŞMAN GİBİ DURAN ZAMAN

Saat 22,00 gelen bir mesajla sahilde buldum kendimi, o gece negüzel uzun zamandan beri görüşmüyorduk ama durgun ve hüzünlüydüm sonradan anladımki ŞEKERİMİ gördüğüm ve tanıştığım gece 6 şubattı..ŞEKER ile tanışmamız ortak arkadaşımızın doğum günüydü aynı masada karşılıklı otursakta o zamanlar kalplerimizde başkaları vardı.nasıl bir dünyadır aradan 2 yıl geçtikten sonra karşılaştıgımızda kalplerimiz boş ama yaralanmış kişilerdik... hani bir kitabın sayfalarında bin farklı duygular yatar ve siz hangi duygu durumundaysanız onu hissedersiniz işte bizde karşılaştıgımızda hissettigimiz duyguyla, 2 yıl sonraki duygularımız daha farklı ama ben hayatında hangi roldeyim,kalbinin hangi terkedilmiş köşesindeyim...MURATHAN MUNGAN'nın yazısında ikimizi çok iyi anlatmış
Yaz başıydı gittiğinde.Bir aşkın ilk günleriydi daha.Aşk mıydı,değil miydi? bunu o günler kim bilebilirdi?Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen notunu buldum kapımda.Altında 16.00 diye yazmışsın ve 16,04 tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Tavkim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını
Devamını okuyun...>>

Read more...

5 Şubat 2009 Perşembe

TAVUK,CİVCİV VE YELKOVAN

Bu sabah yatakta her sabah 9 seneden beri bir fiildir beni uyandırmak için çalan saatlerimi düşündüm.Eskiden uykum çok ağırdı uyanamıyordum,uyandıramıyorlardı. Küçükken ablam beni flüt ile uyurken kıçıma vurmuş ,çocuğuz işte ablamı nasıl sinirlendirip,gözünü döndürdüysem hatırlamıyorum sadece sabah kalktığım zaman kıçım acıyordu o kadar ağırdı uykum... Bir gün işe geç gittim,geç dediğim 07,00 işbaşı yapacam 07,15 de gittim.Dakik bir müdürümüz vardı bana o gün işbaşı vermemişti,tatlı dille sen bugün git izin kullan bir düşün yarın gelirsin demişti. O gün çok ağırıma gitmişti hatta sinirden ağladığımı hatırlıyorum çünkü benim gibi yürekten,aşkla çalışan birinin olduğunu düşünmüyordum ama biz iş yapıyorduk profesyonel olmak gerekiyor onu anladım artık bende onun konumunda onu istiyorum zaman bize birçok şey öğretiyor ama tatlı ama acı seçimler işte...
Neyse konuyu unuttum haa artık eskisi gibi çalar saatler yok hepsi dijital yada telefonumuzun alarmlarıyla kalkıyoruz yaa elektrikler olmasa şarj edemesek,dijital saatler çalışmasa yandım vallah.eskiden bir çalar saatimiz vardı,sadece bizde değil herkeste aynı saatten vardı,her gittiğim evde aynısını görüyordum.Çok severdim çocukken bugün o saatle karşılaştım saatçide vitrininde sergiliyordu öyle bakıp gülümsedim tavuk ve civcivlere....



Devamını okuyun...>>

Read more...

3 Şubat 2009 Salı

OPERASYON VALKYRİE



Adolf Hitler'e yapılan suikastın 15.'si ve sonuncusudur.Naziler tarafından yapılan katliamları gören albay Stauffenberg suikast hazırlıklarına girişir işler istenildiği gibi gitmemiştir.Filmin bu olayların gerçekten gerçekleştiği mekanlarda çekilmesi de ayrı bir önem taşır.Hitler'in bu dünyaya verdiği zararların farkında olan nazilerin de daha doğrusu nazi olamayan almanların da olduğunu altını çizerek belirtiyor.Fazla savaş sahnesinin geçmediği tarihsel bir film...
Devamını okuyun...>>

Read more...

2 Şubat 2009 Pazartesi

PAZARTESİ,PERŞEMBE SENDROMU

Pazartesi ve Perşembe tabi ki genç.... reklam yapmıcam turkcell paramı veriyor ki bana : ) ilginç tarafı benim üye olmayıp annemim olması,bir sinema tutkunu ANNEM birde o kadar çok film seyretmişki artık filmleri hatırlayamaz oldu filmin sonunda ben seyretmiştim bak sonunda şöyle oluyor diyişi yokmu...Kendisi şiddet ,gerilim ve kanlı film varsa tam annemlik.Bir gün arkadaşım,ben ve annem teksas katliamı filmine gittik,filmde adam elektrikli testere ile bacak kol allah ne verdiyse kesiyor ben kafamı çevirdim,arkadaşımda bakamamış onla göz göze geldik onun uyarmasıyla ikimizde anneme baktık annem pür dikkat filmi izliyor sanki ve gidince bizde uygulayacakmış gibi dedim gör bizi keserse şahidimsin... sinemaya yalnız gittiğim filmler romantik filmler annem sevmiyor çünkü içini açmıyor, içindeki canavar duygulanıyormuş ondan. Benim sinema arkadaşım annem canım benimmmm,şekerde sever sinemayı,beraber olsak heralde vizyonda film bırakmaz her şey giderdik.Bazen kötü oluyorum sevgililerini almış millet sarmaş dolaş oturuyor seyrediyorlar neysee. Eeee şekersiz bir yazı düşünemiyorum: )
Devamını okuyun...>>

Read more...

1 Şubat 2009 Pazar

İZMİRİN YALNIZ ADAMI

Dün SUFİ SAJA yazarları ile birlikte deliler gibi bulmaca çözdükten sonra uyuyup kalmışım (her zaman yaptığım şey) eve gitme zamanı gelmişti saat 03,00 de herkesin uykuya daldığı ve sanki yolların benim için tahsis edildiği İZMİRİN o yalnız sokaklarında kendimi arar gibi yürümek çok zevkli.Şekere yazdığım mesaj aklıma gelip gülüyorum.Telefonda konuştuk arkadaşının nişanına gidecekmiş soracağım sorular varken ben saçma salak şeylerle onu güldürüyorum ve akşam aklıma geliyor soracağım soru tabi ki tuvalette hemen mesaj çekiyorum mesaj şöyle;
Tuvalette düşündüm:)nasıl döneceksin,kim getirecek,senin yanına gelsem yoksa orada mı kalacaksın yarın izinli misin?beni seviyor musun sormuşken bunu da aradan çıkartayım dedim diye mesaj attım tabi ki cevap gelmedi ama kesin okurken gülmüştür,kendimde halen gülüyorum sevgi bu olmalı heralde kısa hayatımızda biraz tebessüm ..
Her neyse eve giderken kulağımda her zamanki gibi mp3 dinlerken radyoda BARIŞ MANÇONUN müziği denk geldi.Yürürken sanki havada gidiyordum bir yandan sevdiğimi düşünüyorum bir yandan kendimi deme keyfime... sonradan öğreniyorum ki BARIŞ MANÇONUN ölüm yıldönümüymüş rahmetle anıyorum 10 sene olmuş daha dün gibiydi yaşlanıyoruz.
Sevdiğim bak zaman kısa hemen kaç bana
seni bekler bu deli yürek ver elini bana
neden inat edersin bırak kendini bana
gizlinefes derki kalbinde bir şans ver bana
...


Devamını okuyun...>>

Read more...

ADAM OLSAYDIN...

ESRİK ÖFKE'yi okurken aklıma bir hikaye geldi; adamın bir oğlu o kadar yaramaz ve huysuzmuşki adam oğluna bir gün senden adam olmaz demiş,çocuk buna çok içerlemiş ve hayatı boyunca babasının o sözü düşünerek deliler gibi çalışmış seneler sonra çocuk babasının yaşadığı şehre vali olmuş;şöförüne babasını getirmesi için arabasını yollatmış,herneyse babası oğlunun vali makamına gelmiş çocuk yaaa baba hatırlarmısın bana adam olamazsın demiştin bak vali oldum gördünmü demiş,babasıda ahhh oğlum sen yanlış anlamışsın ben sana vali olamazsın demedimki adam olamazsın dedim adam olsaydın şöfürünü göndermez kendin gelirdin demiş... TÜM YÖNETİCİLERE HİTABEN
Devamını okuyun...>>

Read more...
Writing Blogs - Blog Catalog Blog Directory

  © Blogger templates ProBlogger Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP